Diyaliz Hastalarında Sıvı Fazlalığı Nasıl Anlaşılır?

Su, insan yaşamının temel taşıdır. Oksijenden sonra vücudumuzun en çok ihtiyaç duyduğu madde sudur. Tüm metabolik süreçler, organ fonksiyonları ve hücre içi dengeler su sayesinde düzenlenir. İnsan, besinsiz haftalarca yaşamını sürdürebilirken, susuz kaldığında yalnızca birkaç gün dayanabilir.
Yetişkin bir bireyin vücudunun yaklaşık %60–70’i sudan oluşur. Bu oran; yaş, cinsiyet, kilo ve fiziksel aktiviteye göre değişiklik gösterir.
- Yaş ilerledikçe vücuttaki yağ oranı artar, dolayısıyla su oranı azalır.
- Erkeklerde su oranı genellikle kadınlara göre daha yüksektir.
- Zayıf ve hareketli kişilerde su oranı daha fazladır, çünkü yağ dokusu daha azdır.
Yaşam döngüsüne baktığımızda; embriyoda su oranı %95, bebekte %80, çocukta %75, yetişkinde %70 ve yaşlıda yaklaşık %50’ye düşer. Bu fark, vücudun yaşla birlikte su tutma kapasitesinin azaldığını gösterir.
Vücuttaki Sıvı Dengesi Neden Önemlidir?
Sağlıklı bir insan, aldığı sıvı ile attığı sıvı arasında denge kurabildiği sürece sorun yaşamaz. Ancak böbrek yetmezliği olan kişilerde bu denge bozulur. Böbrekler yeterince çalışmadığında fazla su ve tuz vücutta birikmeye başlar. Bu durum hem organlara hem de dolaşım sistemine ek yük getirir. Diyaliz tedavisinin en önemli hedeflerinden biri de bu fazla sıvının vücuttan uzaklaştırılmasıdır.
Vücutta Sıvı Fazlalığının Belirtileri
Sıvı artışı genellikle yavaş gelişir, bu nedenle erken belirtileri fark etmek önemlidir.
Aşağıdaki durumlar diyaliz hastalarında sıvı fazlalığına işaret edebilir:
- Tansiyonun yükselmesi: Fazla sıvı, damar içi basıncı artırır ve hipertansiyona yol açar.
- Kilo artışı: Diyaliz seansları arasında beklenenden fazla kilo alınması, vücutta su birikiminin en net göstergesidir.
- Kalp çarpıntısı ve nefes darlığı: Kalp, artan sıvı yükünü pompalamakta zorlandığında çarpıntı ve hızlı soluma ortaya çıkar.
- Bacak, el, karın, yüz ve göz çevresinde şişlik (ödem): Ayakkabı veya yüzüklerin dar gelmesi, sabahları göz kapaklarının şiş olması dikkat edilmesi gereken bulgulardır.
- Yatarken nefes darlığı ve yastık sayısının artması: Sıvı akciğerlerde birikmeye başladığında kişi yatar pozisyonda rahat nefes alamaz.
- Yürürken zorlanma, merdiven çıkmada güçlük: Artan sıvı kalp ve akciğer yükünü artırarak efor kapasitesini düşürür.
- Enseden başlayan zonklayıcı baş ağrısı: Yüksek tansiyonun sık görülen bir sonucudur.
Sıvı Fazlalığının Nedenleri
Diyalize giren bir hastada yüksek tansiyon, halsizlik, nefes darlığı veya ödem tespit edildiğinde ilk akla gelmesi gereken neden sıvı fazlalığıdır. En sık sebepler şunlardır:
- Günlük sıvı sınırının aşılması (fazla su, çorba, meyve, çay-kahve tüketimi)
- Tuz alımının yüksek olması (tuzlu gıdalar, turşu, hazır soslar, paketli atıştırmalıklar)
- Diyaliz seanslarının düzenli yapılmaması veya yeterli sıvı çekiminin sağlanamaması
- Yetersiz idrar çıkışı (böbrek fonksiyonlarının daha da azalması)
Tuz tüketimi sıvı birikiminin en önemli nedenidir. Tuz, vücutta su tutulumunu artırır ve susama hissini tetikler. Böylece kişi farkında olmadan daha fazla sıvı alır.
Nasıl Kontrol Sağlanabilir?
Sıvı dengesini korumak, diyaliz hastalarının yaşam kalitesini artıran en temel adımdır:
- Diyaliz arası kilo takibi yapın. Seanslar arasında ideal olarak 1–2 kg’dan fazla kilo artışı olmamalıdır.
- Tuzu azaltın. Yemeklere tuz eklemeyin, işlenmiş gıdalardan kaçının.
- Sıvı alımını planlayın. Günlük izin verilen miktarı öğrenin; küçük bardaklar kullanın, buz parçalarıyla susuzluğu giderin.
- Sıvı içeren yiyecekleri göz önünde bulundurun. Çorba, meyve, yoğurt ve dondurma da sıvı alımına dâhildir.
- Susuzlukla baş etme yöntemleri geliştirin. Naneli sakız, soğuk suyla ağız çalkalama, limon dilimi emmek işe yarayabilir.
- Düzenli egzersiz yapın. Hafif yürüyüşler ve bacak egzersizleri dolaşımı destekler, ödemin azalmasına yardımcı olur.
- Doktor ve diyetisyenle iş birliği içinde olun. Sıvı ve tuz dengesini kişisel ihtiyaçlara göre ayarlamak gerekir.













